ÜLKE BEKASINDA GENÇLİĞİN ÖNEMİ (19 MAYIS YAZISI)
Ey Türk Gençliği ile başlıyor gençliğe hitabe, Türk gençliği, ülkücü gençlik, gençlik, gençlik, gençlik…
En zinde, en aktif, en hareketli, en cesaretli, en heyecanlılığıyla insan yaşamının en mükemmeliyet gösteren zamanı gençlik zamanıdır. İnsan yaşamının birçok yönüyle (tecrübe haricinde) zirve noktasıdır.
Çocukluktan gençliğe giderken yaş-yaşam özellikleri grafiğinde ibre doğru orantılı olarak yükseliş gösterirken; gençlikten yaşlılık evresine girilmeye başladığında grafik ters orantılı olarak zirveden aşağıya inmeye başlar.
İnsanoğlu genç yaşlarda birçok başarılara imza atarak olgunluk yaşlarından itibaren söz sahibi olmaya başlar. Bununla demek oluyor ki insanlar genç iken yaptıkları ile yapacaklarının teminatını vererek, geldikleri mevkilerde cepten yemeye başlarlar.
Mustafa Kemal ismini duyurduğu Çanakkale Zaferinde 34 yaşındaydı. Büyük devrimler gerçekleştirerek kurduğu cumhuriyetin kurucu cumhurbaşkanı olduğunda sadece 42 yaşındaydı. Bu yoğun çalışma temposuyla bedenin yorgun düşüp aramızdan ayrıldığında ise 57 yaşındaydı önderimiz.
Askerlik yaşı ülkemizde 20’dir.
Fatih Sultan Mehmet’in bir çağ açıp bir çağ kapattığı İstanbul’u fethettiğinde yaşı 21’dir.
Tarihsel gerçekler ortada iken geleceğimiz hakkında söz sahibi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yaş ortalaması 51. Gençlik potansiyelimizle övündüğümüz ülkemizde gençlerimizin ülke yönetimindeki söz sahibi olma oranı oldukça düşük.
Kendileri ile ilgili kararları tecrübeliler danışmanlığında kendilerinin verdiği ve yönetimlerin her kategorisinde gençlerin ağırlıkta olduğu bir ülkenin başarı getireceğine inanıyorum.
Atatürk’ün de dediği gibi “Bütün ümidim gençliktedir.”